4 YIL ÖNCE BUGÜN YAZMIŞIM. DEĞİŞEN BİR ŞEY VAR MI..?
SİYASET YÜZÜNDEN
KALP KIRAN
HATTA SALDIRAN BİR KİTLE OLUŞTU
Eskiden 80’li ve 90’lı yılları çok iyi hatırlarım hangi parti olursa olsun il başkanları birbirlerini basına eleştirirler ama sonra akşam aynı masa da yemek yerlerdi.
Partilerin gençlik kolları hep arkadaştı.
Aralarındaki rekabet tatlı atışmaları geçmezdi.
Hatta seçim sonrası birbirlerini tebrik ederlerdi.
Bursa caddelerine bayrak asarken çok beraber çay içmişlikleri vardır.
Bir tek parti mensubu hiçbir diğer parti mensubuna yaşı kaç olursa olsun fiske vurmayı bırak, küfür bile ettiğini duymadım.
Devlet memurlarının yanında siyaset konuşulmazdı.
Devlet memuru da yanında siyaset konuşturmazdı.
Çünkü bu etik bir hareket değildi.
Aynı mahalle de oturan komşular veya tanıdıklar birbirlerine ailece gidip gelirken siyasi görüşlerin hiç önemi yoktu.
Otururken siyaset üzerine birkaç kelime edilirse edilirdi.
O kadar.
Yani sonuç olarak siyaset yüzünden kimse kimseye ayrı gözle bakmaz, hele kalp hiç kırmazdı.
Mahallenin din adamları veya diğer adıyla cami imamları en sevilen güler yüzlü insanlardı.
Yazın Arapça öğrenmeye gider sadece din eğitimi alır ve yeniden sokakta oyun oynardık.
Hiçbir mahalle imamının siyaset konuştuğunu görmedim.
Şimdi mi ne oldu.
Aslında yazmaya lüzum yok ama yinede şöyle bir bakalım.
Kanun Hükmünde Kararname gibi “Ya bir siyasi partiyi tutacaksın ya da yine aynı siyasi partiyi tutacaksın” görüşü olan bir kitle geldi.
Bu kitle kendi görüşünden olan herkesi vatanını, milletini, dinini seven ama kendi görüşünden olmamayı bırak, kendilerini biraz eleştiren insanları bile Fetö’cü, vatan haini hatta dinsiz, imansız ilan etmekten bile hiç kaçınmadı.
Çok derinlere girmek istemiyorum ama ülke de ki ekonomik krizi bile görmemezlikten gelen ve mevcut durumu ölümüne korumaya çalışan “her şey çok güzel, bu vatan hainleri ekonomik kriz var diyerek yalan söylüyor” diyen bazı din adamları dahil bu kitle her nedense toplumu birleştirme değil, devamlı bölme söylemlerinde bulundular.
Yani Ak Parti hükümetine bağlı kuruluşların açıkladığı…;
2019 Yılı başından beri sadece bankalardan 555 bin dosyanın icra dairelerine gönderildiği yalan…
Yaklaşık 80.000 şirketin iflas veya konkordato ilan ettiği yalan…
Banka faizlerinin bir ara aylarca yaklaşık % 50 ye dayandığı yalan…
Emekli işçi ve memura 100, 200 lira zam yapıldığı falan zaten yalan…
En büyük ihtiyacımız olan suya, doğalgaza, elektriğe faturadaki anlamsız bir çok yan ödemenin yanında en az % 15 zam yapıldığı yalan…
Vergilerin devamlı olarak katlandığı ve bunun karşısında iş adamının artık çaresiz hale geldiği yalan…
Çocuğuna pantolan alamadı diye intihar eden baba yalan…
Kim doğru…
Bu her ne olursa olsun iktidarı koruyacağım derken aslında bu gibi kindar ve fanatik konuşmalar yapan bazı din adamları dahil mevcut kesim.
Neymiş efendim tatil beldeleri bayramda dolmuş.
Yav Türkiye’de Van’da ki otel dahil tüm otel yataklarını 1.970.000 insan dolduruyor zaten.
Bu yazlık yerlerde tatil yapanların çoğu da zaten turist.
Türkiye’nin nüfusu 85 milyon farkında mısınız siz…?
Yok diğer ülkeler de vergi daha fazlaymış.
Yav ilk önce o ülkelerde olan asgari ücretlere ve işsizlik maaşlarına bir bakın da ondan sonra konuşun.
Sonra da yine aynı ülkelerde bütçe fazlasının vatandaşlara nasıl dağıtıldığını ve sosyal yaşam haklarını bir araştırıverinde yine ondan sonra konuşun.
Ama her nedense siz de araştırma yok…
Okumak yok…
Sormak yok…
Dinleyip bilenden öğreneyim desen..;
O hiç yok.
Ne var…?
Sadece fikrinize ve menfaatinize en ufak bir şey olduğunda saldırmak ve hakaret.
Geçenlerde 40 yıl Bursa’da din adamlığı yapmış birinin Facebook’ta yazdığı…;
“Ekonomi bozuk falan değil.
Bak bayram da AVM’lerle Kültürpark’ta doluydu” sözünün altına sadece…;
“Hocam siz bari yapmayın.
Şu an ülke de ciddi bir ekonomik kriz var.
Çok vatandaşımızın hali perişan.
2 AVM ve vatandaşın bir tek bayram da içtiği 1 çayla ekonomiyi değerlendirmeyin.
Yazıktır…
Günahtır” yazdım.
Aman Allah…!!!
Sadece bunu yazdım diye…;
Ne bölücülüğüm kaldı.
Ne gerçekleri görmeyişim.
Ne geziciliğim.
Ne de vatan hainliğim.
Hatta daha ötesi de oldu.
Bazıları beni şükürsüz bularak ve Allah’a inancımı bile sorgulayıp…;
“İşte böyle düşünenlerin Allah’a tam inancı ve bağlılığı yok.
Olsa şükür ederler” diye yazdı.
Şimdi girmeyeyim tartışmaya diye yazıyı sildim arkamdan sohbet devam etti.
Yani GIYBET…
Bunu yapanların mesleklerine şöyle bir baktım.
Çoğu o eski din adamlığı ve müftülük yapmış beyfedinin yanında çalışmış veya hala çalıştığı umre seyahat firmasındaki kişiler.
Ben size hiçbir cevap vermiyorum.
Kararı HALKA bırakıyorum.
Yalnızca şunu söylemek istiyorum.
Din adamlığı İslam’ı anlatan güzel bir yaşam tarzıdır.
Parti delegeleği değil.
Bir de şunu söylemek isterim.
Aynı din adamları bu kadar belediye soyulurken…
Fetö haksız yere bu kadar insanın hayatı ve ekmeğiyle oynarken…
Çocuklar tecavüze uğrarken…
Korna sesine adam öldürülürken…
Bazı dangalakların Kuranı Kerim Suresine “Takara, makara” deyişine veya sırf yalakalık olsun diye bir Bursa miletvekilinin “Başbaka’na dokunmak ibadettir” gibi resmen dinden çıkacak cümleleri rahatça söyleyecek kadar ileri giderken nerdesiniz..?
Oralar da niye nutkunuz tutuluyor..?
Çünkü işinize gelmiyor.
Ama Mehmet Kasım daha “Ekonomi şu an da bozuk” lafını söylerken bile birden kükreyerek, bırakın benim insanlığımı, mesleğimi…;
Şahsımı şükürsüz hatta dinsiz ilan edecek kadar ileri giderek rahatça gıybet yapabiliyorsunuz.
Daha böyle bir çok örnek sayabilirim ama şimdi yeniden asıl konumuza dönersek…
Neden particilik bu kadar öne çıktı..?
Neden mi…?
Çünkü bu seviyesiz film bazılarının çok hoşuna gitti.
İki rekat namaz kılarken ortalıkta gözükenler belediyelerde kolayca idareci oldu ve kasaları rahatça boşalttı.
Yani ortaya MAUN SURESİ müslümanları çıktı.
Kendi yandaşlarına istediği gibi faturaları kestirdi.
Makam arabaları, sosyal tesisler, yurt dışı gezileri, ihaleler ve daha neler, neler…
Bakın Sosyal medya da en çok böyle kin ve nefret dolu fanatikçe saldıranlara…
Ya belediyeyle ve kamu kurumlarıyla parasal işleri var…;
Ya da Bursa’nın 4 bir yanında dernek veya başka bir isim altında belediyeden aldıkları işletme yerleri.
Şimdi adam ister mi bu rantsal dönüşümün bozulmasını.
Tabi ki de istemez.
Onun için de senin söylediğin ufacık bir doğru da bile tüm gücüyle ve çirkefliğiyle seni susturmak hatta yok etmek için var gücüyle saldırır.
Artık bu saldırılar fiziki hale de geldi.
Bu da işin çok üzücü başka bir tarafı.
Her şeye rağmen şunu da açıkça söyleyeyim.
Ak Parti’ye ne iç güçler, ne de dış güçler…
Ak Parti’ye hiçbir kesim kendi için de Ak Parti’li gözüküpte araya sızan bu menfaatçi ve cahil tayfa kadar zarar vermedi.
Bunlar zaten partiden gerçek Ak Parti’lileri de kaçırdı.
Şimdi de oylar azaldıkça daha çok panik yaparak daha hırçınca saldırıyorlar.
Çünkü düzenleri bozulacak ve yaptıkları tüm yanlış işler ortaya çıkacak.
Bir de belediye veya kamu kuruluşlarından aldıkları zarflar, ihaleler, işletme tesisleri ve bunun gibi her şey ellerinden gidecek.
Bakın gerçek Ak Parti’lilere ki, bilhassa 2001 ve 2011 yılları arasında ki yöneticilik yapmış birçok kişiye…
Bazı kurnazlar hariç, onların çoğunun durumu bozuk.
Onların en büyük hatası aralarında böyle kurnazların çıktığını görünce hemen kenarı çekilmeyeceklerdi.
Veya partilerine bilhassa 2011 yılından sonra giren menfaat guruplarının iyice daldığını anlayınca hemen havlu atıp gitmeyeceklerdi.
Herhalde demek istediğimi anlatabilmişimdir.
Gerçi her zaman söylerim.
Benim yazdıklarımı anlamak isteyen anlar.
Anlamak istemeyene zaten bir şey anlatamazsın.
Siyaset yüzünden hiçbir kalbin kırılmaması ve ülkemizin en çabuk zaman da ve en az zararla bu ekonomik krizin içinden çıkması dileğiyle…
Bunu hangi parti başarırsa başarsın, adı önemli değil gönlüm veya gönlümüz hep devletimizle olacaktır.
Yoksa böyle kafalar konuştuğu ve menfaat düzeni devam ettiği sürece hiçbir şey düzelmez.
Hayırlı ve iyi haftalar…