Tavuk

CHP Milletvekili Lale Karabıyık Bu Bütçenin Adı Yatırım Bütçesi Değil Faiz Bütçesi Transfer Bütçesi Dedi

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, TBMM’de görüşmeleri devam eden 2023 Bütçesi hakkında CHP Grubu adına yaptığı konuşmayla bütçenin ve ekonominin gerçeklerine dikkat çekti.  

AKP’ye, ekonominin yok saydıkları gerçeklerini anlattı.  

CHP’li vekilin konuşması şöyle: 

“Bu bütçenin adı yatırım bütçesi değil; faiz bütçesi, transfer bütçesi!”  

“2023 yılı Bütçesi, Plan ve Bütçe Komisyonu’na getirildiğinde, AKP bu bütçeyi tanımlarken adına "Yatırım, üretim ve istihdam bütçesi." dedi.  

Bu bütçe istihdam bütçesi değildi zaten 24 istihdam ve ekonomik teşvik paketi getirdiniz, hiçbirinden bir şey çıkmadı. Üretim bütçesi değildi, zaten yıllardır üretimi destekleyen hiçbir şey görmüyorduk.  

Peki yatırım bütçesi miydi? Bakıyoruz, bütçeden yatırıma ayrılan pay 381 milyar lira iken, faize ayrılan pay 580 milyar liradan fazla. Demek ki bunun adı yatırım bütçesi de değil; faiz bütçesi hatta transfer bütçesi!   

Baktığımızda bütçe gelirlerinin 1,1 trilyonluk kısmı ÖTV, KDV yani dolaylı vergilerden elde edilmiş. Zaten, Türkiye'de vergi adaletinin olmadığını hep söylüyoruz. 2022 yılında vatandaştan alınan her 100 liralık verginin 14,5 lirası faize gidiyordu, 2023'te de 17,7 lirası faize gidecek; tabii, bu arada revize edilmezse. 

Sürekli büyümeyle övünüyorsunuz "Krize rağmen dünyanın en iyi ülkelerin arasındayız." diyorsunuz. Bakın, cari açık ve borçla büyüme sağlanıyor, peki bu sürdürülebilir mi? Değil.  

Artık yoksulluk tuzağındayız!  

Son on iki yıldır "Türkiye orta gelir tuzağına sıkıştı, tıkandı." diyoruz. Keşke orta gelir tuzağında kalsaydık ama maalesef, artık yoksulluk tuzağındayız! 

2013'ten bu yana kişi başı millî gelir 12.500 dolardan 9 bin dolarlara düştü; hele başkanlık sisteminden sonra baş aşağı giden bir millî gelir karşımızda, 2007 yılının da altına geriledi oysa çok büyük de vaatleriniz vardı. Tabii, şu anda daha da gerilemeye devam ettiğini hep birlikte görüyoruz. Yani, övüneceğiniz bir tablo yok, getirdiğiniz durumu siz de görün artık ve vatandaşı da algı yönetiminizle kandırmayın.  

Başkanlık rejimi ekonomiyi elli yıl geriye götürdü! 

Başkanlık rejimi ekonomiyi elli yıl geriye götürdü. Bir ülkenin dünya ekonomisindeki yeri, o ülkenin yarattığı katma değerin dünyanın katma değerinin ne kadarı olduğuna ve oranına bağlı olarak yorumlanabilir. Bu gözle baktığımızda Türkiye'nin yarattığı katma değer dünyadaki katma değerin 0,86'sıydı. Ne zaman? 1980'de. 2012'de 1,24 oldu ancak Başkanlık sisteminden sonra o da baş aşağı gitti, dünyanın katma değeri içerisindeki payımız 2021'de 0,84'e indi yani 1980'lerin altına inmiş oldu; 2022 yılı sonu için beklentiniz 0,67 yani elli yıl geriye gitti, işte bunun için söylüyoruz. 

Günü kurtarma işlemlerini ekonomiyi yönetmek olarak görüyorsunuz!  

Günü kurtarma operasyonlarınız var. Merkez Bankası rezervleriniz eksi 50'lerde; bu durum hem dış borç riskini hem de Türkiye'ye olan güveni azaltıyor. 3-5 milyar dolarlık swap yapıyorsunuz, biraz dengelemeye çalışıyorsunuz, bunu da rezervlerden gösteriyorsunuz.  

Biraz dış borç buluyorsunuz; ancak çok yüksek maliyetten.  

Bu günü kurtarma operasyonlarını yapıyorsunuz da, bir istikrar programınız yok yani bu kısır döngüden nasıl çıkılır, bunun hesabını yapmıyorsunuz. Bir de net hata noksan kalemi yani, nereden geldiği belli olmayan ve iktidarınızda hiç hesabını veremediğiniz birtakım para girişleri var; sürekli sorarız, cevap alamayız; sorarız, sinirlenirsiniz; bunun da açıklaması yok.  

Ne yazıktır ki, yaptığınız günü kurtarma işlemlerini de ekonomiyi yönetmek olarak görüyorsunuz ya en acısı da bu. 

Enflasyonda birtakım gerçekler var. TUİK, TÜFE'yi yüzde 85,5 olarak açıkladı ama bizim vatandaşımızın, emeklinin, emekçinin, dar gelirlinin bir aylık tüketimi içerisinde gıdanın payı yüzde 45'in üzerinde. Oysa, TÜİK'teki gıda payı yüzde 25 ve buna göre gıdanın enflasyonunu da yüzde 98 açıkladınız.  

Yani, gerçek geçim endeksi yüzde 90-100'larda ve siz bunu ücret zamlarına yansıtmıyorsunuz. Ayrıca ücret zamlarını da 6 ay gecikmeli yaptığınız için de sürekli yoksullaşma, fakirleşme artmakta.  

"Büyüme" dediğiniz büyümeden de refah payı vermediğiniz için gelir dağılımında bir bozulma sürekli devam ediyor, tabii artarak. 

Ücret ve maaşlara baktığımda, ücret ve maaşların millî gelirden aldığı payın dramatik bir düşüşü var. Millî gelirden aldığı pay yüzde 26 geriledi bu da gelir dağılımının bozulduğunun önemli bir göstergesi.  

Eğer çok başarılıysanız neden dünyanın en yüksek faizini ödemek zorunda kalıyorsunuz? 

"Cari açık" diyorsunuz artık sürdürülebilir değil. Bakın, ithal ikame programınız hiç olmadı. İthalat yapmazsanız üretim zaten olmayacak ve bu yıl yaklaşık 50 milyar dolar bir cari açık beklentisi var. Ayrıca bir yıl içerisinde ödenmesi gereken ve risk teşkil eden 185 milyar dolar da kısa vadeli dış borç var; bunu da hesaba katalım.  

Eğer çok başarılıysanız neden dünyanın en yüksek faizini ödemek zorunda kalıyorsunuz? Hem yana yakıla borç almak zorundasınız hem de CDS'ler, iflas risk primi yani, 600'leri aşmış durumda. 
Bütçeye bakıyorum, ve bütçe açıklarının genel sebepleri nerelerden kaynaklanıyor diyorum… 994 küsur milyar lira muafiyetler var, KDV'yle ilgili, ÖTV'yle ilgili, kur korumalı mevduatla ilgili ki zaten yedi aylık süreçte Hazineye 85 milyarın üzerinde yükü var, Merkez Bankasının yükünü hiç saymıyorum.  

Peki, başka nereden gelmiş bu bütçe açıkları? Kamu ve özel iş birliği projeleri var, şehir hastaneleri, otoyol, köprü...  

Hep diyorsunuz ya: "CHP bu yatırımlara karşı." Biz de sizin algı yönetiminize karşı ısrarla diyoruz ki: Yanlış finansman yöntemi olduğu için karşıyız.  

İşte, yanlış finansman yönteminin sonuçları, 2022'de 23,65 milyar liradan bugün 53,75 milyara çıkan bu yük de bütçe açıklarının bir diğer sebebidir.  

Başka ne var? Mesela KİT'lerin zararları var. Hani Varlık Fonuna devredilmişlerdi ya, BOTAŞ, Devlet Demiryolları, Toprak Mahsulleri Ofisi, Çaykur, PTT gibi; Hazineden onlara da ayakta dursunlar diye 360 milyar lira çıkıyor. Artık bunlara "görev zararı" demiyorsunuz, daha güzel bir tanımınız var "borç verme" diyorsunuz ve bu işi kapatıyorsunuz. 

Sürekli para basıyorsunuz, 200 liralık banknotlar 2009'dan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı ve bu yıl sadece dolar karşısında TL yüzde 29 değer kaybetti. Yöntemlerinizle TL'yi doların karşısına attınız ve değerini düşürdünüz.  

Bırakın heterodoks yaklaşımları, gerçeklere bakın!  

Başka bir gerçeğimiz daha var; o heterodoks yaklaşımları bir kenara bırakın da Türkiye'nin net dış borç ödeme faizi, kâr payı gibi kaynak çıkışlarının gayrisafi hasılaya oranına baktığınızda eğer bu oran büyüme oranından daha fazla ise o ülkede bir fakirleşme vardır. Bu söylediğim formül, son derece önemli bir formüldür ve bir iktisat kanunudur.” 

CHP’li Karabıyık ayrıca, kendisinden önce konuşma yapan Cumhur İttifakı vekilinin Türkiye’de yeterli sayıda KYK yurdu olduğu ve bir barınma sorunu yaşanmadığı, hatta Türkiye’nin bu anlamda dünyaya örnek olduğu ve Gençlik ve Spor Bakanlığının öğrencileri desteklemek amacıyla verdiği burs ve kredi ücretlerindeki artışın olumlu ve yeterli olduğuna dair açıklamalarına şu sözlerle yanıt verdi: 

“2016'da 135 dolar olan KYK bursu, 2023 yılında 67 dolara düştü. Ben Sayın Vekile öğrencilerle bir araya gelip o okulları, yurtları gezmesini öneriyorum. Öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamada dünya ortalaması yüzde 40'larda iken, ülkemizde devlet, yurt ihtiyacı olan öğrencilerin sadece yüzde 19’una yurt sağlanabiliyor. İl bazında ise yapılan planlama hatasından dolayı, örneğin İstanbul’da bu oran yüzde 1’lerde iken, bazı illerde ihtiyaçtan fazla yurt bulunuyor. Öğrenciler açıkta kaldılar ve unutmayalım ki günde bir öğün beslenebiliyorlar. Bu enflasyon oranında verilen burs son derece yetersiz.”